surdurulebilir-duzenlemelerde-geri-adim-yesil-donusum-ertelendi

Sürdürülebilir Düzenlemelerde Geri Adım: Yeşil Dönüşüm Ertelendi

2025 itibarıyla AB, sürdürülebilir modanın öncüsü olacağı beklenen bir dizi düzenlemeyi erteledi ve kapsamını daralttı. Kurumsal sürdürülebilirlikten ormansızlıkla mücadeleye, yeşil beyanlardan tedarik zinciri şeffaflığına kadar uzanan bu değişiklikler, moda sektöründe hem stratejik belirsizlik hem de fırsat alanları yaratıyor.

Raporlama Süreçleri İki Yıl İleriye Alındı

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) kapsamındaki yükümlülükler, raporlama takvimi iki yıl ileriye aldı ve kapsam daraldı: Yalnızca bin kişi üzeri çalışanı olan şirketler için zorunlu hale gelirken önceki 150 milyon euro ciro eşik değerinin yerine geçiyor. Bu, yaklaşık yüzde 80 oranında şirketin raporlamadan muaf kalacağı anlamına geliyor.

Ormansızlığa Dayalı Ürünlerden Geçiş Gecikiyor

Ormansızlığa Dayalı Ürünler Yönetmeliği (EUDR), geçerli olacak tarihler ise bir yıllık gecikme içeriyor. Büyük firmalar için 30 Aralık 2025, küçük işletmeler için ise 30 Haziran 2026 olarak yeniden planlandı. Moda endüstrisinde deri, kâğıt ambalaj ve kauçuk gibi hammaddelerin tedarikinde şeffaflık sağlamak hedeflenirken bu gecikme, uygulamada belirsizliğe yol açıyor.

Doğrudan Tedarikçilerle Sınırlı Sorumluluk

Finansal Times’ın haberine göre Kurumsal Sürdürülebilirlik Nedeniyle Sorumluluk Direktifi (CSDDD) artık yalnızca doğrudan tedarikçileri kapsıyor, 3. ve 4. kişiler risklere ilişkin yükümlülükler yalnızca “makul şüphe” varsa değerlendirilecek. Bu, hammadde aşamasında yaşanan çevresel ya da insan hakları sorunlarının görünmez kalması anlamına geliyor.

Modada Şeffaflık Azalıyor, Güven Krizi Kapıda

AB, Green Claims Directive gibi yeşil beyanları düzenleyen yasaları da daraltıyor veya mikro işletme istisnaları getiriyor. Bu durum, modada greenwashing (yeşil aklama) riskini artırabilir. Bu yöntemle, bir şirket gerçekte olduğundan daha çevre dostu ve çevresel açıdan sürdürülebilir görünmeye çalışmak için reklam yapabilirken tüketicilerde güven zedeleyebilir.

Sivil Toplumdan Temkini: “Deregülasyon Tehlikeli”

Ethical Trading Initiative, Fair Wear, amfori gibi pek çok STK, AB Komisyonu’na CSDDD ve CSRD metinlerini zayıflatmamalarını vurgulayan ortak bir mektup imzaladı. Eleştirel çevreler, bu düzenleme paketlerinin “kurumsal sorumluluk mimarisini zayıflattığını” ifade etti.

Lüks ve Sürdürülebilirlik Uyumu: Şeffaflık Yatırımları Boşa mı Gidiyor?

Gucci, Louis Vuitton, Chanel, Ganni gibi markalar EUDR gereksinimi doğrultusunda şimdiden izlenebilirlik sistemlerine milyonlar harcadı. Stella McCartney deri kullanmayan tasarımı, mantar bazlı alternatifler ve geri dönüştürülmüş tekstil materyalleriyle daima çevresel sorumluluğu ön planda tutuyor. Şeffaflık ve çevreci yaklaşımı, ona sektörde fark yaratan bir pozisyon kazandırıyor. Nobody’s Child 2023’ten bu yana DPP (Digital Product Passport) pilotlarını başlatarak 2025 sonuna kadar tam uygulamayı hedefliyor. Her ürün için 110 veri noktasını takip ederek tedarik zincirini 5.kişiler seviyesine kadar şeffaflaştırıyor. H&M ve Zara EUDR gibi düzenlemelere uyum için milyonlar harcadılar. Decathlon Tekstil atığına karşı AB’nin genişleyen düzenlemesine yanıt vererek geri dönüşüm, onarım ve izlenebilirlik odaklı iş modelleri geliştirdi. Ancak erteleme nedeniyle bu yatırımlar rekabette dezavantaj yaratabilir.

Zoraki Değil Etik Olarak Yeşilden Vazgeçilmez

AB’nin sürdürülebilirlik düzenlemelerinde yaptığı ertelemeler, moda sektörü için hem uyum maliyetlerini azaltan hem de etkiyi sınırlayan bir sürecin kapısını aralıyor. Ancak bu yavaşlama modada çevresel sorumluluğun sonu değil, daha ziyade markaların gönüllü sürdürülebilirliği ileriye taşımaları için bir fırsat alanı olarak değerlendirilebilir. Gecikmelere rağmen uzmanlar, markaların sürdürülebilirlikte kalıcı kalması gerektiğini savunuyor. Teknoloji yatırımları, tedarikçileriyle güçlü iş birlikleri ve tüketici iletişimi, bu süreçte öne çıkabilecek stratejiler. Şeffaflık; rekabet avantajı ve güven kazanmak için önemli.